Geçmişten Günümüze Türkiye'de Elektronik Müzik;
Elektronik müzik 80 li yılların sonlarına doğru tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de hızlı bir çıkışa geçti. Tür olarak Techno akımıyla geniş kitlelere hitab etmeye başlayan ‘bilgisayar çağının sanat dalı’ beraberinde dünya çapında çok geniş bir sektöründe yapılanmasına imkan verdi. Ülkemizde elektronik müziğin canlanışı 90'lı yılların ortalarına denk gelmektedir. 80'lerin trendi olan hip hop – RnB kendisini, ritimlerin yükseldiği yeni bir akıma, Techno altyapılı prodüksiyonların çeşitli rap sanatçılarıyla harmanlamış örneklerine uyarlamaya başladılar.
80 jenerasyonunun yakından tanıyacağı 2 unlimited, Snap, Maxx, U 96, Technotronic, Klf vs gibi bir çok grup ve sanatçı, elektronik müzik kültürüne açılan bu kapıdan ilk geçenler oldular. Doğal olarak popüler kültürün ömrü kısa zaman aralıkları ile sınırlı kaldı ve alternatif tarz arayışları da ön plana çıkmaya başladı. Bu arayış bizim ülkemizde de kendisine ‘underground (yeraltı)’ kelimesiyle bir kimlik edindi.
Vokaller eski çekiciliklerini bir anda kaybedip sahneyi daha çok melodilere & ritimlere bırakmaya başladılar, şarkıcıların yerini prodüktörler alır oldu. İşte tam bu sırada bende dahil bir çok dinleyici ‘house music’ kavramıyla tanışma fırsatı buldu.
Bu diplerden gelen yavaş ama bir o kadarda bilinçli oluşuma,eğlence sektörüde tepkisiz kalmadı ve dj lerin ülkemizde altın çağlarını yaşadıkları Club konsepti ülkemizde de hayata geçirildi. Aynı dönemlerde açılan sadece underground dans müziği içerikli radyolarda bir anlamda ‘yelkenleri dolduran kuvvetli rüzgarlar’ yarattılar. Bir başka deyişle elektronik müziğin ülkemizdeki altın çağları yaşanmaya başlandı.
Peki daha sonra ülkemizde neler oldu?... Vinyl (plak) kokusunun yerini cd-writer lardan yeni çıkmış yanık kokan cdler aldı. Bu sektöre hizmet eden değerli kuruluşlar ve dükkanlar yavaş yavaş kepenklerini kapatmaya başladılar, çünkü raflarında binbir gayretlerle sergiledikleri ürünlerin neredeyse tümünü, illegal yollardan, korsan yazılımlar sayesinde kolayca elde edebilmek mümkün oldu.
Teknoloji bizleri kendi vicdanımızla başbaşa bıraktı, doğruyu yanlışı seçmek biz müzikseverlere kaldı... Ne insan emeğinin, ne de bilgi birikimlerinin hiç bir değeri kalmamaya başladı... Bu sektörün kalbini oluşturan Dj lik mesleği bile ciddi yaralar aldı.
İşte tam bu noktada bu kültürün genç elçileri olan yeni nesile çok büyük görevler düştüğüne inanıyorum. Geçmişte yapılan hatalardan ders alınma zamanı olduğuna inanıyorum. Sadece müzik dinlemeyi, bir tarzı benimsemeyi değil, bu kültürün içerisinde her birimizin aktif bir rol alması gerektiğine inanıyorum...
Dinleyici olacak isek, iyi ve bilinçli bir dinleyici olmayı, ‘Dinletici’ olacak isek gerçekten ‘bilgi sahibi dinleticiler’ olmayı öğrenmemizin zamanının geldiğine inanıyorum... Duyarsızlığımızın, kendimizin de bir parçası olduğumuz bu kültürü temsil edenlere, istemeden de olsa verdiğimiz zararların farkına varmamız gerektiğine inanıyorum... Kendi adıma ben o ‘altın çağları’ yeniden yaşamanın özlemi içindeyim, bunu başarabilmek de hiç de göründüğü kadar ütopik bir hedef değil.
Sadece ve sadece, bilgiye - birikime - emeğe gereken değeri verelim, gerisi zaten kendiliğinden gelecektir diye düşünüyorum.
Comments